Abdullah Orkun Kaya - Bilkent

Bilkent sizi profesyonel hayata nasıl hazırladı?
Bilkent’te çok değerli arkadaşlıklar ve dostluklar kazandım. Öncelikle bunu not etmek isterim. Akademik alana gelince, evet, derslerde başarılı olduğumu söylemeliyim; ancak dersler dışında da aktif bir öğrenci olduğumu belirtmezsem kendime haksızlık etmiş olurum. Kulüp başkanlıkları, bahar festivali organizasyon komitesi üyeliği yaptım. Öğrenci Konseyi seçimlerinde önemli sorumluluklar üstlendim, toplumsal duyarlılık projelerine ciddi bir zaman ayırdım. Bilkent’in eğitim kalitesinin yanı sıra sosyal ortamının da yöneticilik becerilerimin gelişmesinde büyük payı olduğunu düşünüyorum.
Lisans diplomanızı aldıktan sonra kariyeriniz nasıl gelişti?
Kısa bir süre Sanko Holding’de, ardından yaklaşık 6 yıl Sermaye Piyasası Kurulu’nda çalıştım. Sonrasında yurtdışı maceram başladı. Massachusetts Institute of Technology (MIT)’nin MBA programına kabul edildim ve 2 yıl Boston’da yaşadım. MBA bitince Merrill Lynch’in Londra ofisinde yaklaşık 2 yıl görev yaptım. 2008 başında sermaye piyasaları ve yatırımcı ilişkileri direktörü olarak Türk Telekom’a katıldım. 2011 ortasında finanstan sorumlu genel müdür yardımcısı unvanıyla Grup şirketlerimizden TTNET’e geçtim. Kasım 2012’de de TTNET genel müdürlüğü görevini üstlendim.
Lisansüstü çalışmalarınızın ve ilk iş tecrübenizin yurtdışında olması size neler kattı?MIT ve Merrill Lynch’te geçirdiğim 4 senenin ardından Türkiye’ye döndükten sonra kariyerim daha da hızlandı. “Taş yerinde ağırdır” diyeceksiniz belki; ama “Yerine ulaşıncaya kadar geçen sürede yuvarlandığı her yerde biraz daha ağırlaşmıştır o taş” diyeceğim ben de. MIT ve Merrill Lynch yıllarım yoğun rekabet ortamında geçti. Ayakta kalmak, başarılı olabilmek için her zamankinden daha çok çalışmam, ilişkileri daha iyi yönetmem, vitesi her gün yükseltmem gerekti. O dönemdeki mesleki kazanımlarım, Türkiye’ye döndükten sonra üstlendiğim görevlerde daha başarılı olmamda çok etkili olmuştur.
Türkiye’ye dönmeye nasıl karar verdiniz? Genel müdürlüğe yükselene kadar üstlendiğiniz görevlerin yönetici vizyonunuzda payı nedir?Merrill Lynch öncesinde evlenmiştim. Bir kızımız oldu. Yurtdışında aile desteği olmadan bebek büyütmenin zorluklarını hissetmeye başladığımız
dönemde Türk Telekom’un halka arzı ile ülkeye dönüşümüz için bir fırsat oluştu. Nisan 2008’de çalışmaya başladığım Türk Telekom’da gerçekten başarılı bir 3 yıl geçirdim. Güçlü bir ekip kurmuştum ve şirket yeni halka açılmış olmasına rağmen yatırımcı ilişkileri alanında Türkiye’de ilk sıralara yerleşmişti. Ekibim uluslararası ödüller almaya başladı. O noktada artık daha az çalışarak işleri yürütür duruma gelmiştim bile diyebilirim. Bu rahatlık fazla uzun sürmedi tabii. Bir enerji şirketinin genel müdürlüğü seçeneği oluştu. Bu seçeneği değerlendirme isteğimi yöneticilerimle paylaştığımda Grup içinde kalmam konusunda ısrarcı oldular ve TTNET’in finans yöneticiliğini teklif ettiler. Görev süremde kurduğum ilişkileri ve kazandığım sektör deneyimini de dikkate alarak görevi kabul ettim. 1 yıl gibi bir sürenin ardından da TTNET’in genel müdürlük görevini üstlendim.
Gruptaki ilk görevim, finans ve stratejinin kesişimi sayılabilecek bir alanda, yatırımcı ilişkilerindeydi. Bu görevde edindiğim sektöre hakimiyet, finans yöneticiliğime stratejik bir bakış kattı. Sanırım bu duruşumla en güçlü adaylardan birisi oldum ve yönetim kurulumuz tarafından tercih edildim.
Grubun yatırımcı ilişkilerinden sorumlu olduğum 3 yılın, yöneticilik adımlarımda çok özel bir yeri olduğunu belirtmek isterim. Türk Telekom halka arz edilmeden önce var olmayan bu birimi, ben kurmuş oldum. Tek başıma başladım aslında. Sonra içeriden bir transfer yaptım. Ardından yeni mezun bir arkadaşımızı ekibe kattım. 3 oldu, 4 oldu, derken 10-15 kişilik bir ekip yönetmeye başladım. İnsan yönetimiyle ilgili zorlukları yavaş yavaş, pişe pişe aşmayı öğrendim. Benim adıma büyük bir şanstı. Bir anda geniş bir ekip devralıp yönetmek zorunda kalmamıştım. Ekip benimle birlikte gelişti, büyüdü. Bu deneyimin ardından TTNET finans ekibinin, ardından 1.000 kişiye ulaşan tüm TTNET ekibinin yönetimini üstlenmekten çekinmedim. Sektör bilgisinden ziyade insan yönetimi alanındaki yetkinliklerin daha önemli olduğunu düşünüyorum üst düzey görevlerde. Ben de üstlendiğim görevlerle bu yönde sağlıklı bir gelişim gösterdim.
Genç yaşınızda böyle üst düzey bir göreve getirilmek size neler hissettiriyor?Öncelikle gurur duyuyorum ve kariyerim açısından önemli bir başarı olarak görüyorum. Sorumluluğumun arttığının bilincindeyim. Bunun verdiği bir azim var. Hırs demiyorum, kontrolsüzlüğü çağrıştırıyor hırs. Başarılı
olmalıyım ki beni tereddüt etmeden bu göreve uygun gören yönetim kurulu üyelerimi mahcup etmeyeyim. Daha da önemlisi, başarılı olmalıyım ki, başka gençler de örnek alıp önemli görevler üstlenebilsinler. Ben de genç bir ekip kurdum. Benden sonra da yerime genç bir arkadaşımız gelsin istiyorum. Gençlere yatırım yapıyorum. Bu yıl ilk kez uzman yardımcısı programı ile 6 arkadaşımızı işe aldık. 14 binden fazla başvuru geldi. Çeşitli üniversitelerdeki tanıtımlara bizzat katıldım. Bu 6 gencimizi zaman zaman üst yönetim toplantılarına davet ediyorum. Programlarının her aşamasıyla yakından ilgileniyorum. Ülkemizdeki gençlerin girişimci çalışmalarına destek olmaya çalışıyorum. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki kuluçka merkezlerimizde gençlerin projelerini hayata geçirmelerine olanak tanıyoruz. Çok yakında ABD’deki bir kuluçka merkezi ile işbirliği başlatacağız. 3 gencimizi Massachusetts Institute of Technology bünyesinde bir programa gönderdik, orada elde ettikleri başarılarla bizleri gururlandırdılar. Doğru adımlar attığımızın işaretini verdiler. Genç kuşağa yatırım yapmaya devam edeceğim.
Bu yaşlarda üstlendiğim üst düzey görevin bana olumsuz bir yansımasını da paylaşmazsam resmi tam anlatamamış olurum. 6 yaşında bir kızım ve 3,5 yaşında bir oğlum var. Bana en çok ihtiyaç duydukları dönemlerinde yeterince yanlarında olamıyorum; en güzel anlarını çoğu zaman kaçırıyorum. Eşim ailenin tüm yükünü omuzlamış durumda; çünkü kariyerimin belki de en yoğun yıllarını biraz erken yaşıyorum. Umarım kaçırdığım anların telafisi mümkün olur ilerleyen yıllarda.
TTNET’in organizasyonunu teknoloji, finans, satış ve pazarlama başlıkları altında toplarsak, bu kanallar arasındaki iletişimi nasıl sağlıyorsunuz? Sözünü ettiğiniz departmanların hepsi ortak başarımızın olmazsa olmaz parçaları. Bunlara eklenecek diğer birimler de var tabi. Regülasyon, kurumsal iletişim, iş geliştirme, hukuk, insan kaynakları... Bir tanesi aksasa, hepimizin başarısı etkilenir bundan. Aksamamak yetmez, aynı yönde yürümeleri gerekir. Benim görevim de bu yöndaşlığı sağlamak esasında. Bunu yapmanın birkaç yolu vardır belki ve her biri farklı bir yöneticilik tarzıdır. Ben yönetim toplantılarımızda herkesin görüşlerini rahatlıkla ifade edebilecekleri, benim düşüncelerimin de çekinmeden eleştirilebileceği bir ortam sunuyorum. Farklı fikirlerin çarpışmasından, hep beraber yöneleceğimiz hedefler çıkıyor ortaya. Kavga, gürültü olmuyor mu?
Pazarlama ile Satış’ın çekişmesi, Finans’ın “acaba bu çekişmeden ne EBITDA yazarız” diye dikkatle gözlemlemesi... Bunlar olağan şeyler. Ama tüm gürültü iş için. Başarılı sonuçları da hep beraber kutluyoruz, sahipleniyoruz.
TTNET’in internet alanında ülkenin en büyük servis sağlayıcısı olması rekabet stratejilerinizi nasıl biçimlendiriyor?Bugün Türkiye’de internet kullanımı çok önemli seviyelere ulaştı. Ülkemizde 10 yıl önce 20 binin altında olan genişbant abone sayısı bugün 20 milyonun üzerinde. Sadece kullanıcı sayısı değil, ortalama veri kullanımı da arttı. 3-4 yıl önce TTNET aboneleri ayda ortalama 10 GB veri kullanırdı; bugün ortalama 33 GB söz konusu. Dijital dönüşümde, TTNET olarak önemli bir rol üstleniyoruz. Kullanıcının dijital içeriğe istediği yerde, istediği zamanda ve istediği cihazdan erişebilmesini sağlıyoruz. Elbette erişimin yaygınlaşması ve hızlanmasına paralel olarak teknolojik altyapıya dayalı servisler de önem kazanacak. İhtiyaçların ve fırsatların burada olduğunu düşünüyoruz. İnternetin televizyon izleme alışkanlıklarımızı bile değiştirmesi bu sürecin en önemli örneklerinden sadece biri. Artık neyi, ne zaman izleyeceğini kullanıcı belirliyor. Bu da televizyon ve video açısından yeni fırsatlar doğuruyor. Aynı şekilde oyun sektörü, e-ticaret ve bulut bilişim heyecan verici şekilde büyüyor. Gayrimenkul sektöründe akıllı evlere ağırlık verilmeye başladığını görüyoruz. Çok farklı sektörlerde internetin makineleri birbirine bağladığı çözümlerle karşılaşıyoruz. Bahsettiğim alanlar aslında TTNET’in odaklandığı konulara da işaret ediyor. Bu alanlardaki hizmetlerimizi de abonelerimizin hizmetine sunuyor, çalışmalarımızı internet erişiminin ötesine taşımak üzere yoğun bir gayret gösteriyoruz. Bütün gayretimiz aslında pazardaki konumumuzla ilgili. Lider internet şirketi olarak pazarı büyütecek olan da ancak biziz. Rakiplerimiz daha çok bizim abonelerimizi kendilerine kazandırma yönünde gayret gösterecek, biz de tüm oyuncular için pazarı büyütmeye odaklanacağız. İşin ekonomisi, doğası bunu gerektiriyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Abdullah Orkun Kaya

Abdullah Kaya Bluecap